İLKÖĞRETİM İNGİLİZCE DERSİ 7. SINIF ( 2 ) PROGRAMI

İlköğretim İngilizce Dersi 7.Sınıf ( 2 ) Program İçeriği

1 –  İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) ( Bireysel – Özel İlköğretim İngilizce Dersi )
2 –  İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) 
( 4 kişilik Gruplarla İlköğretim İngilizce Dersi )


1 –  İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) ( Bireysel – Özel İlköğretim İngilizce Dersi ) :

İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) merkezlerinde hazırlanan İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) programlarına katılarak, birebir özel ders almak isteyen 7, sınıf öğrencilerine uygulanan birebir etkili, kaliteli ve yoğun derslerle kısa bir süre içinde öğrencinin her açıdan İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) merkezlerinde hazırlanan İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) programlarında seviyesi yükseltilir ve okuldaki derslerin yanında dış dünyada da dili kullanılır hale getirilir.


2 –  İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) ( 4 kişilik Gruplarla İlköğretim İngilizce Dersi )

İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) temel birimlerimizde düzenlenen İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) programlarında, aynı seviyede veya aynı sınıftan bir araya getirilen seviyeleri bir birine denk 4 öğrenciden oluşturulan gruplarla 7. sınıf öğrencilerine en çağdaş yöntemlerle desteklenen İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) programları aracılığı ile İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) merkezlerinde hazırlanan İlköğretim İngilizce Dersi 7. Sınıf ( 2 ) programlarında ders verilir.

7. SINIF DERS PROGRAMI İÇERİĞİ

WAS,WASN’T,WERE,DID, DIDN’T

Sevil didn’t go to school. Sevil okula gitmedi.

Liza didn’t eat. Liza yemek yemedi.

Ali went to bed early . Ali erkenden yatmaya  gitti.

Our teacher was late for school yesterday. Bizim Öğretmen dün okula geç kaldı.

Orhan wasn’t happy last week :  Orhan geçen hafta mutsuzdu.

They didn’t go swimming : Onlar yüzmeye gitmediler.

Ali  drank four glasses of water. Ali  dört bardak su içti.

COMPARATIVE ADJECTIVES: Sıfatların derecelendirilmesi

Tom is taller than Jerry. Tom Jerry den daha uzun.

Ankara  is colder than İstanbul : Ankara İstanbuldan daha soğuk.

Hayri  is younger than Ozan : Hayri Ozandan daha uzun.

I am older than Ayşe :  Ben Ayşeden daha uzunum.

The plane is faster than a helicopter. Uçak helikopterden daha hızlı.

Maths is more difficult than English. Matematik İngilizceden daha zor.

ORDER: SİPARİŞ

Would you like some tea? Biraz çay istermiydiniz ?

Would you like some biscuits ? No, thanks. I don’t like biscuits. Birkaç bisküvi istermiydiniz?

Hayır teşekkür ederim .Bisküvi sevmem.

Would you like some bananas? Of course.I love bananas.Birkaç  muz istermiydiniz? Tabiî ki muz severim.

Would you like to go swimming ? No, thanks.It is a bit cold.Siz yüzmeye gitmek istermiydiniz? Hayır teşekkürler hava biraz soğuk.

Would you like to play chess? I’m sorry I can’t play chess. Siz satranç oynamak

istermiydiniz? I’am sorry I can’t play chess. Üzgünüm satranç oynayamam.

Would you like to eat pizza ? No, thanks.I am on a diet. Pizza yemek istermiydiniz? Hayır

teşekkürler. Diyetteyim.

 

 WHAT DO THEY SAY? ONLAR NE SÖYLER?

I am going to have lunch with Liza :  Ben Liza ile öğlen yemeği yiyeceğim.

We are going to visit our garndmother today. Biz bugün büyükannemi ziyaret edeceğiz.

We have to finish our homework. Biz ödevimizi bitirmek zorundayız.

I am mending my bicycle. Ben bisikletimi tamir ediyorum.

I always tidy my room. Ben daima odamı toplarım.

I can wash my hair by myself. Kendim saçlarımı yıkayabilirim.

INDIRECT SPEEECH.

1) Burhan says : I am doing my homework.

Burhan says  he is doing his homework.

2) Ayla says: My dog is ill. I am un happy.

Ayla says her dog is ill and  she is unhappy.

3) Esra says: I am waiting for my friends.

Esra says  she is waiting for her friends.

4 ) Sevgi and Zehra say: We lost our keys.

Sevgi and Zehra say they lost their keys.

5) Sedat says: I don’t like my job.

Sedat says  he doesn’t like his job.

6) The students say: We must study hard.

The student say they must study hard.

7) Merve says: I can make sandwiches by myself.

She says  she can make sandwich by herself.

8) Emre says: I can iron my uniform by myself.

Emre says  he can iron his uniform by himself.

9) Ozan and Beril say: We can stay at home by ourselves.

They say they can stay at home by themselves.

HAVE TO/ HAS TO

Okan  has to finish his homework : Okan ödevini bitirmek zorunda.

I don’t have to eat this food. Ben bu yiyecekleri yemek zorunda değilim.

You don’t have to eat this food. Sen bu yiyecekleri yemek zorunda değilsin.

Zerrin has to help her mother now : Zerrin şimdi annesine yardım etmek zorunda.

Aslı has to go to dentist today : Aslı bugün dişçiye gitmek zorunda.

My mother has to do some shopping in the afternoon :  Benim annem öğleden sonra biraz

alışveriş yapmak zorunda.

I don’t have to go to bed early tonight:  Ben bu gece yatağa gitmek zorunda değilim.

Ali doesn’t have to wash his father ‘s car. Ali babasının arabasını yıkamak zorunda değil.

I don’t have to do anything tomorrow. Ben yarın hiçbirşey yapmak zorunda değil.

 ANSWER THE QUESTIONS : SORULARI CEVAPLA

What time do you have to get up? Sen kaçta kalkmak zorundasın?

I have to get up early tomorrow. Ben yarın erken kalkmak zorundayım.

Where does Ayşe have to go ? Ayşe nereye gitmek zorunda ?

Ayşe has to go somewhere . Ayşe biryere gitmek zorunda.

Does Seçil have to do anything this evening? Seçil bu akşam bir şey yapmak zorundamı?

Yes, she does. Evet.

What does he have to do ? O ne yapmak zorunda ?

He has to finish his homework. O ödevini bitirmek zorunda.

SENTENCES : CÜMLELER

He has got a temperature . Onun ateşi var.

He is cold. O üşüttü.

He has got a headache. Onun baş ağrısı var.

He has got flu. O nezle .

She has got a toothache. Onun diş ağrısı var.


COMPARATIVE OR SUPERLATIVE

Mathematic is more difficult than geography. Matematik coğrafyadan daha zor.

August is the hottest month in Turkey. Ağustos Türkiye de en sıcak aydır.

Mary gave a party at the most expensive restaurant in the city.Mary şehrin en pahalı

restaurant’ında parti verdi.

Our house is  more comfortable than your house. Bizim ev sizin evden daha rahat.

Ozan is older than Beril. Ozan Beril’den daha yaşlı.

The same as: aynı.gibi

Diffent from: den.dan farklı.

Jane’s skirt is the same as Sally’s. Jane’nin eteği ile Sally’nin eteği aynı.

My father’s car is different from my car. Benim babamın arabası benim arabamdan farklı.

My son’s computer is different from my daugter ‘s. Benim oğlumun bilgisayarı benim

kızımın bilgisayarından farklı.

Paul’s guitar is the same as Bill’s . Paul’un bilgisayarı Bill’in bilgisayarı ile ayn.

Our television is the same as your television . Bizim televizyon senin televizyonun ile  aynı.

Ayhan’s ball is diffrent from Hakan’s. Ayhanın topu Hakan’ın topundan farklı

 

 USED TO: Eskiden yaptığımız fakat şimdi yapmadığımız alışkanlıklarımızı anlatır.

He used to play tennis. O eskiden tenis oynardı.

Now she plays chess. Şimdi satranç oynar.

My mother used to travel by bus. Benim annem eskiden otobüs ile seyahat ederdi.

Now she drives a car. Şimdi araba sürer.

He used to run. O eskiden koşardı.

Now he rides a horse. Şimdi ata biner.

Ali used to smoke . Ali eskiden sigara içerdi,

Now He drinks milk. Şimdi süt içer.

Başak used to wear mini-skirt. Başak eskiden mini etek giyerdi.

Now she wears jeans .Şimdi kot pantolon giyer.

Prefer: Tercih etmek

My mother prefers train to bus. Benim annem treni otobüse tercih eder

I prefer fish to chichen. Ben  balığı tavuğa tercih ederim.

My son prefers television to radio. Benim oğlum televizyonu radyoya tercih eder.

Mehmet prefers  apple to orange. Mehmet elmayı portakala tercih eder.

 


 
PRESENT PERFECT TENSE

He has cleaned his shoes. O ayakkabısını temizledi

She has brushed her hair.O saçlarını taradı.

They have just arrived .Onlar henüz eve vardılar.

I have invited a lot of peaple. Ben çok insan davet ettim.

It hasn’t stopped raining yet . Henüz yağmur durmadı.

She hasn’t washed the dishes . O bulaşıkları yıkamadı.

She has already tidied her room. O odasını topladı zaten.

Ali has broken his fingers. Ali parmağını kırdı.

Beril has just had a bath. Beril henüz banyo yaptı.

We have bought the tickets. Biz biletleri satın aldık.